Verben mit Dativ (-E Hali Fiilleri)
Almancada bazı fiiller yalnızca Dativ (ismin -e hali) olarak kullanılmalarından ötürü “Verben mit Dativ” olarak adlandırılır. Bu fiillerin Almanca cümlelerinde Türkçede dolaylı tümleç olarak adlandırdığımız Dativobject bulunur.
Verben mit Dativ
Almanca bir cümlede fiilin (yüklem) Dativ ile kullanılıp kullanılmadığını anlamak için yükleme wem sorusu sorulur. Bu soru kişiler içim kime anlamına geliyorken, nesneler için kullanıldığında neye anlamına gelir.
Türkçede nesneler için “neye” sorusunu sorup bulduğumuz dolaylı tümlecin Almanca bir karşılığı yoktur. Bu da demektir ki, Almancada Dativobject çoğu durumda kişiden bahseder.
Ich helfe dir auch. (wem?)
Ben de sana yardım edeceğim. (kime?)
Yukarıdaki örnekte de görüleceği üzere cümledeki yüklem olan helfen (yardım etmek) fiilimize wem (kime) sorusunu sorduğumuzda aldığımız cevap bize Dativobject’i göstermektedir.
Benzer şeyi Türkçe çevirisine de yapıp kimi sorusunu sorduğumuzda da dolaylı tümleci bulabilmekteyiz. İstisnaları olmakla birlikte cümlenin Türkçe çevirisine bakıp ilgili fiilin Verben mit Dativ olup olmadığını anlayabiliriz.
Aşağıdaki listede, yaygın bir şekilde kullanılan Verben mit Dativ fiilleri, Türkçe anlamları ve örnek cümleleriyle beraber telaffuzlarıyla beraber eklenmiştir:
Verben | Fiiller | Örnek Cümle |
---|---|---|
auffallen | gözüne çarpmak, dikkatini çekmek | Das fällt mir auf. Bunu fark ettim. |
ausweichen | yol vermek, kaçmak | Also warum weichst du mir aus? Peki neden benden kaçıyorsun? |
antworten | cevap vermek | Tom antwortet nicht. Tom cevap vermiyor. |
beistehen | yardım etmek, destek olmak | Wir stehen ihm bei. Biz onun yanındayız. |
beitreten | katılmak, üye olmak | Thomas trat uns bei. Thomas bize katıldı. |
bleiben | kalmak | Bleibt zu Hause. Evde kal. |
danken | teşekkür etmek | Ich danke dir. Sana teşekkür ederim. |
einfallen | aklından geçmek, içine doğmak | Das fällt mir ein. Aklıma bu geliyor. |
entgehen | kaçmak, kurtulmak | Er entging knapp dem Tode. Ölümden kıl payı kurtuldu. |
entsprechen | uymak, karşılamak | Das entspricht den Regeln. Bu kurallara uygundur. |
fehlen | noksan olmak | Du fehlst mir. Seni özlüyorum. |
fluchen | lanet okumak, beddua etmek | Ich fluche nicht. Beddua etmem. |
folgen | izlemek, takip etmek | Sie ist ihm nach Hause gefolgt. Onu eve kadar takip etti. |
gefallen | beğenmek, hoşa gitmek | Das gefällt mir. Bu hoşuma gidiyor. |
gehorchen | itaat etmek, söz dinlemek, kurallara uymak | Bitte gehorcht den Regeln der Schule. Lütfen okul kurallarına uyun. |
gehören | ait olmak | Das Buch gehört mir. Kitap bana ait. |
gelingen | başarmak | Ihm gelingt alles. O her şeyi başarır. |
genügen | yetmek, kafi gelmek | Das genügt für heute. Bugünlük bu kadar yeter. |
glücken | başarıyla sonuçlanmak | Ihm glückt alles. O her şeyi başarır. |
gratulieren | kutlamak, tebrik etmek | Ich gratuliere dir. Seni tebrik ederim. |
grollen | birisine kin beslemek, kızgın olmak | Grollst du mir noch? Bana hala kızgın mısın? |
helfen | yardım etmek | Er hilft den Armen. Fakirlere yardım eder. |
missfallen | hoşuna gitmemek, sevmemek | Übertriebenes Loben missfällt mitunter. Aşırı övgü bazen hoşa gitmeyebilir. |
misslingen | başaramamak, becerememek | Es misslang ihm mehrere Male. Birkaç kez başarısız oldu. |
misstrauen | şüphe etmek, güvenmemek | THomas misstraut Europäern. Thomas Avrupalılara güvenmez. |
nachlaufen | ardından koşmak, peşinden koşmak | Sie läuft dem Bus nach. Otobüsün peşinden koşuyor. |
passen | uymak, yakışmak, iyi gitmek | Reis passt gut zu Fischgerichten. Pirinç, balık yemekleriyle iyi gider. |
schaden | zarar vermek | Vorsicht schadet nicht. Dikkatin zararı olmaz. |
schmeicheln | gönlünü okşamak, yağ yapmak | Du schmeichelst mir. Beni gururlandırıyorsun. |
vertrauen | güvenmek, inanmak | Ich vertraue Ihnen. Size güveniyorum. |
widerstehen | dayanmak | Das Material widersteht allen Belastungen. Malzeme tüm gerilimlere karşı dayanıklıdır. |
zuhören | dinlemek | Du hörst mir niemals zu. Beni hiç dinlemiyorsun. |
zujubeln | birisini alkışlamak | Die Menge jubelte dem Sieger zu. Seyirciler kazananı alkışladı. |
zureden | birisini yüreklendirmek | Du redest ihm zu. Onu cesaretlendiriyorsun. |
zuschauen | seyretmek | Ich schaue gerne Kindern beim Spielen zu. Çocukları oyun oynarken izlemeyi severim. |
zustimmen | onaylamak | Er stimmt dem Vorschlag zu. Öneriye katılıyor. |
Benzer çalışmayı Verben mit Akkusativ fiilleri için de inceleyebilirisiniz:
Dativde kullanılan bütün fiiler bunlarmı
Yaygın kullanılanları diyelim